Responsive Reklam Alanı

Facebook ve Microsoft geçtiğimiz yıl 21 Eylül’de Marea’nın bittiğini açıkladığında, bu bir teknik kilo metre taşından fazla anlam taşıyordu.160 terabit/s kapasitesi ve 6,605 kilometre uzunluğu ile bu türündeki  en efektif kablo. Dotcom balonundan beri döşenen ilk transatlantik kablo. Bu nedenle parlaması  beklenen bir endüstrinin de sembolü: Su altı kablo çağı daha yeni başlıyor.

Bant genişliğine duyulan bastırılamaz açlık

Bant genişliğine duyulan ihtiyaç her yıl iki katına çıkıyor. Popüler görüşün aksine, bulut bilişim ve bilgisayar merkezleri arasındaki veri trafiği bu büyümeyi belirliyor, nesnelerin interneti yahut Netflix bile değil (Bunlar özellikle yerel veri trafiği oluşturuyor). Fakat, bilgisayar merkezlerinin sayısının sürekli artması ile, veri gereksinimin yapısı da değişiyor. Durum coğrafi açıdan çeşitleniyor. Fakat değişken kablo müşterilerinin de bağlantı teknolojisi, erişilebilirliği ve fiyatı hakkında farklı farklı talepleri olabiliyor. Özellikle Dotcom yıllarında döşenen kablolar bu taleplere artık cevap veremiyor. Bunların son kullanım tarihleri geçmek üzere. Bu nedenle artık Marea gibi kablolar döşenmekte.

Su altı uzmanı Mauldin’e göre Atlantik ve Pasifik okyanusundaki önemli kablo rotalarının gelecek beş yılda aşırı yük altına girmesi çok olası. Eğer bu süre içinde yeterli sayıda kablo döşenmezse, veri trafiğinde sıkışma, sorunlar ve istikrarsızlıkla karşılaşma olası. İkincisi de, bu kablolar bir balıkçı yasaklı alanlara riayet etmezse yahut bir çaba bu kabloları oynatırsa kablolarda sorun çıkabilir. Artık köpek balıklarının bu kablolara zarar vermediği araştırmalarla ispatlandı. Çevresel koruma bu endüstrinin zayıf noktası.

Bunu demişken, bu gelişmelere dikkatle yaklaşmak gerektiğini de belirtmeliyiz. Bunun sebebi bant genişliğindeki artışın tam isabetle tahmin edilemiyor olması Özellikle bazı zararlı uygulama ve Hizmetler talebi artırabilir veya veri akışını geciktirebilir. Büyük şirketlerin güç birliğine gidip kendi kablolarını kurmalarının daha geniş kapsamlı sonuçları var: Şu ana değin, bunlar bant genişliğine talip müşterilerdi, belli dalga boylarını veya tüm bir cam fiberi çiftini kablo sağlayıcılardan kiralıyorlardı. 2012 ile 2016 arasında, Google, Facebook, Microsoft ve Amazon tek başlarına kendi kablo kapasitelerini 14 kat arttırdılar, diyor araştırmacı Mauldin. Bu kablo üreticilerine, kablo döşeyen gemilere ve danışman firmalara altın çağlarını yaşattı.

Ve kablo uzmanları için hala yakalanacak balılar var: Kablo kapasitelerini kiralamak yakın zamanda ekonomik olarak anlamsız hale gelecek. Verinin aktarım fiyatı nakil fiyatıyla kıyaslanınca görece hızlı biçimde düşüyor. Kendi kablolarını döşemeyenler kabloyu kiralamakla yetinmek zorunda.

Ufka kadar, daha ilerisine değil

Yıllarca kablo endüstrisi Dotcom çağının yatırım çılgınlığının ekmeğini yedi. Bu dönemde bir milyondan fazla kablo döşendi, çoğunu dev Telco konsorsiyumu veya fazla parası olan kısa ömürlü internet şirketleri döşedi. Aşırı coşku, planlama ve ekonomik hatalar 2002’de kablo balonunun patlamasına sebep oldu. Başka bir transatlantik kablo döşenene kadar 15 yıl geçmesi gerekti: Marea.

Aslında endüstri darboğaza girmemişti. Yeni kablolar döşemez yerine döşenen kabloların genişletilmesi yoluna gidildi ve bunda harika başarı elde edildi. Su altı duayeni ve Capwave Technologies isimli ağ şirketinin kurucusu Samia Bahsoun “Geçtiğimiz birkaç yılda, ıslak ve kuru tesislerde ciddi gelişmeler yaşandı” diyor. (Bknz.röpordaj) Kuru tesis denildiğinde kablo bileşenlerinin yüzeyde, ıslak tesis denildiğinde suyun altında olduğunu anlamamız gerekiyor. ”Veri oranları yeni modülasyon ve hata düzeltme metotları ile 10 GBit/s hatta 400GBit/s seviyelerine çıkabiliyor.” Aynı anda, fiber cam demeti başına kullanılabilir veri kanalı sayısı sürekli inceleme sayesinde çok ciddi miktarda arttı. Hatırlatalım: Bunlar zaten döşenmiş kablolara uygulanabilecek olan gelişmelerdi. Fakat teknolojik anlamda ciddi bir şand da söz konusu: Sadece kuru tesisteki donanımın değiştirilmesi ile, kabloların veri oranları ciddi miktarda artırılabiliyor.

Güçlü biçimde gömülmüş dinozorlar

Sonuç ciddi bir bant genişliği patlaması oldu:Sea-Me-We3 kabloları gibi dinozorların dahi kapasitörleri bin katına çıktı. 39.000 kilometre ile bu halen dünyanın en büyük kablo sistemlerinden biri. Tüm dallanmaları ile birlikte  Almanya’nın kuzeyinden Güney Kore ve hatta Avustralya’ya kadar uzanıyor. 1999’da tasarlandığında 1.12 GBit/s seviyesindeydi; 2015’teki güncellemeden sonra 4.6 TBit/s seviyesine çıktı. Bu bant genişliğinin istisnai bir artımı değil. Bu modern kabloların  yanında solda sıfır kalıyor. Ama hiç yoktan da iyi. Sea-Me-We 3 perth ile Singapur arasında 30 Eylül 2017’de koptuğunda, tamir işi neredeyse 2 ay sürdü. Avustralya ve Asya arasındaki veri trafiği o dönemde ciddi derecede gecikti.2018 ve 2019’da Sea-Me-We 3’ün yeni kablolarla değiştirilmesi bekleniyor. Kabloların 40 ve 36 TBit/s seviyesinde tasarlandığını biliyoruz. Bunun her zaman hızlı olması beklenmiyor ama güvenirliğin artması iyi bir husus….

Paylaşmak Güzeldir
Yazar
Yazar
İnternetin Bel Kemiği! (1) Sayfanıza kullanıcı çekmek için yöntemler! (1)
Benzer Yazılar
Bir yorum yazın
Siz de düşüncenizi belirtebilirsiniz.

Emre Supçin * Ecceplus WordPress Themes